Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Yüksel Yalcinkaya v. Türkiye (başvuru no. 15669/20[BD]) kararı ile FETÖ/PDY yargılamalarında hükme konu olan ByLock deliline ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. (Adil Yargılanma Hakkı) ve 7. (Kanunilik İlkesi) maddeleri yönünden, Sendika ve Dernek Üyeliği deliline ilişkin olarak ise 11. madde  (Toplantı ve Dernek Kurma Özgürlüğü) yönünden ihlal kararı vermiştir.

Kararın en önemli yönü ise Mahkemenin ihlal bulgularına yol açan sorunları sistemik bulması olup AİHS 46. madde (Kararların Bağlayıcılığı ve Uygulanması) uyarınca, Türk yargısının Bylock delillerine yaklaşımıyla ilgili olarak, bu sistemik sorunları ele almak için uygun şekilde genel önlemler alması gerektiği yönündeki tespitidir.  Bu tespit,  kararı bireysel olmaktan çıkarmakta ve aynı konuda bundan sonraki uygulamaların Mahkemece takip edileceğine işaret etmektedir.

Bir diğer önemli husus ise Mahkemenin, Kanunilik İlkesi yönünden yaptığı değerlendirmede söz konusu suçla ilgili olarak ulusal hukukta öngörülen gerekliliklerden ayrılmaya ve keyfi kovuşturma, mahkumiyet ve cezalandırmaya yönelik tespitidir. Bu tespit söz konusu davalarda uygulanan Ankesör, Bankasya ve SD Kart delillerini de etkileyecek düzeydedir. Dolayısıyla atılacak hukuki adımlarda bu husus da gözetilmelidir.

Sonuç olarak gerek devam eden gerekse kesinleşmiş yargılamalar açısından takip edilmesi gereken usuller şu şekilde sıralanabilir:

CEZA YARGILAMALARI YÖNÜNDEN:

Devam Eden Ceza Davalarında;

İlk Derece (Ağır Ceza) Mahkemelerine, Bölge Adliye Mahkemelerine ve Yargıtay’a ek beyan verilmelidir.

Tutukluluğa İlişkin Olarak;

Ceza dava dosyalarında halen tutuklu olan sanıkların kararda yer alan ihlal kararları ile ilgili tahliye talep dilekçesi verilmelidir.

Kesinleşmiş Ceza Davalarında;

Haklarında verilen hapis cezası onanarak kesinleşen hükümlüler ilgili karar tarihinden itibaren 1 yıl içinde CMK’nın 311/1. maddesinin f bendi uyarınca yeniden yargılanma talebinde bulunulmalıdır.

Anayasa Mahkemesi nezdinde devam eden başvurulara ek beyan dilekçesi verilmelidir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilenler Yönünden;

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne kanun yararına bozma dilekçesi verilmelidir.

İDARİ YARGILAMALAR YÖNÜNDEN:

 Devam Eden İdari Davalarda;

İlk Derece (İdare) Mahkemelerine, Bölge İdare Mahkemelerine ve Danıştay’a ek beyan verilmelidir.

Kesinleşen İdari Davalarda;

Anayasa Mahkemesi nezdinde devam eden başvurulara ek beyan dilekçesi verilmelidir.

Diğer yandan AİHM’nin iç hukuk yollarının tüketilmesi kriterini, her bir ihlal başlığı için ayrı ayrı yerel mahkemelerde dile getirilmiş olmayı gerektirme şeklinde uygulaması sebebiyle kesinleşmemiş yargılamalardaki ek beyanların daha önceki aşamalar gözden geçirilerek varsa dile getirilmeyen iddialar ek beyanlara mutlaka eklenmelidir.

Ayrıca bilinenin aksine Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurular ve AİHM başvuruları zaman zaman katı şekil kurallarına tabi olup usûli hatalar önemli hak kayıplarına sebebiyet verebilmektedir.

Son olarak AİHM başvurularında özel olarak izin verilmedikçe devlet cevabının dosyaya sunulmasından itibaren yazışmalar İngilizce veya Fransızca dillerinde yapılmak zorunda olup sürecin bu kısmında hem Mahkemenin jargonuna ve içtihatlarına hem de kullanılan yabancı dile hakimiyet de ayrı önem kazanmaktadır.

Gönen Hukuk Bürosu avukatları bu hususta kapsamlı bilgi birikimi ve deneyime sahip olup, Bireysel Başvuru ve AİHM başvurularının yanı sıra anayasal güvence kapsamındaki haklarınızın hukuki süreçlerin tüm aşamalarında korunması ve savunulması kapsamında nitelikli hizmet sunmaktadırlar.  Bu hususta hukuki yardıma ihtiyaç duyan müvekkillerimiz hr@gonen.com.tr yada m.caprak@gonen.com.tr adresinden bizlere ulaşarak hukuki yardım talebinde bulunabilir.