Mevcut uygulamada, 5271 Sayılı Kanun’un 273. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi
uyarınca istinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir
dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunarak yapıldığı durumlarda bu beyanın tutanağa
geçirilerek hakime onaylatılması suretiyle işleme konulmaktaydı.
Hüküm fıkrasının duruşmada hazır bulunanlara tefhim edildiği ancak gerekçesinin henüz tutanağa
geçirilmediği durumlarda da istinaf süresi hükmün açıklanmasından itibaren ya da başka bir ifadeyle
tefhimden itibaren başlamaktaydı. Hüküm fıkrasını tefhim yoluyla öğrenen tarafların sunmuş oldukları
ve kararın gerekçesi henüz bilinmediğinden salt kararın istinaf edildiğini belirtir dilekçe veya bu
yöndeki beyanlarına dair zabıt katibince tutulan tutanak uygulamada süre tutum dilekçesi olarak
adlandırılmaktaydı.
Başvuru kararında, itiraz konusu kural uyarınca istinaf kanun yoluna başvuru süresinin hükmün
açıklanmasından itibaren başladığı, hükmün gerekçesinin duruşma tutanağına geçirilmediği durumlarda
gerekçeyi bilmeyen sanık yönünden kanun yoluna başvuru süresinin hükmün açıklanmasından itibaren
başlatılmasının sanığa ağır bir külfet yüklediği, kısa sürede nihai çözüme ulaşarak hukuki güvenliğin
sağlanması şeklindeki meşru amaç bakımından orantısız olduğu ve mahkemeye erişim hakkına
sınırlama getirdiği ileri sürülerek kuralın Anayasa’nın 13., 36. ve 141. maddelerine aykırı olduğu ifade
edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi yaptığı incelemede kuralı Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırılık teşkil
ettiğinden bahisle iptalinin gerektiğine karar vermiştir.
Karara göre, CMK’nın 273. maddesinin (1) numaralı fıkrası iptal edilmiş ve istinaf süresinin gerekçeli
kararın tebliği ile başlayacağı hükme bağlanmıştır.
İptal hükmü, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe girecektir.